Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur

Gökhan Koçak, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası nedeniyle bir mesaj yayınlayarak, Yunus Emre’yi minnet ve şükranla andı.

Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur
 Gökhan Koçak, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası nedeniyle bir mesaj yayınlayarak, Yunus Emre’yi minnet ve şükranla andı. Koçak yayınladığı mesajında, Yunus Emre’nin sözlerine de yer vererek, “Her eve bir Yunus divanının girmesini, her gencimizin bir Yunus olmasını sağlayacak faaliyetlerde bulunalım” dedi.

“Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, Yaşamak için tüketmek yerine, tüketmek için yaşa görüşünü, toplum olarak hayat biçimi haline getirmeye başladık” diyen Koçak sözlerini şöyle sürdürdü:

 Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, Yaşamak için tüketmek yerine, tüketmek için yaşa görüşünü, toplum olarak hayat biçimi haline getirmeye başladık. Önce kendimizden başladık. Sonra maddesel kavramları tüketmeye başladık. Yetmedi manevi olarak ne kaldıysa elimizde onları tüketmeye başladık. Biz toplum olarak her şeyi fütursuzca tüketiyoruz. Bu manada ne yazık ki Hz Yunus ve HZ Mevlana gibi nice değerlerimizi de anlamsızca tükettiğimiz söylenebilir. Evet, biz Mevlana’yı da Yunus’u da “anlamadan” tüketmeye çalışıyoruz. Yunus Emre’mize olan ilgisizliğin, esasen insanlığın kendisine karşı ilgisizliği olduğur. Allah (cc), Fussilet Sûresi’nin 33.ayetinde şöyle buyuruyor: “İnsanları Allah’a çağıran, doğru ve iyi iş yapan ve “Ben Allah’a teslim olanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?”

“Gönül Çalab'ın tahtı

  Çalab gönüle baktı

  İki cihan bedbahtı

  Kim gönül yıkar ise…” diyen Yunus Emre; şüphesiz Fussilet 33’teki bu ilahi tanıma uyan Allah’a teslim olan ve Ahmet Yeseviler, Hacı Bayram Veliler, Ahi evren, Tabduk Emre, Mevlana Celaleddin Rumi’lerin de içinde yer aldığı güzel sözlü insanlar kervanına katılanlardan birisidir. Bir çift gözdür yunus emre; Ağlayan ve yerlerde, şeyhinin ayak dibinde bir ömür boyu geçirtecek kadar gururunu faziletinin önüne sermiş bir yiğit Yunus. Ağlayan bir çift göz, yaşı 25 olduğu anda yerle yeksan olacak kadar büyük bir ihsan, ihlâs, sâfiyyet ve takva adamı Yunus.

       "Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur." diyen, dünyalığın ve dünyasının peşine düşmeyenler kervanının önemli halkalarından biri sayılan Yunus Emre, Orta Asya’da Ahmet Yesevi ve dervişlerinin hikmetleriyle başlayan çığırı Anadolu’da devam ettirmiştir.

‘’Dervişlik dedikleri

  Hırka ile taç değil

  Gönlünü derviş eden

  Hırkaya muhtaç değil’’ diyen Yunus Emre’ye göre, sadece elde tesbih, dilde dua, her şeyden elini eteğini çekmiş insanlara yakıştırılan dervişlik, sonradan ortaya çıkan bir sapmadır. O’na göre bağnazlık ve körü körüne kaderciliği ortadan kaldırmak ve insanlık yolunda çaba göstermek gerekmektedir.

         Yunus Emre Ahzab 23 teki “Müminlerden, Allah’a verdiği söze bağlı kalan öyle erler var ki, onlardan bir kısmı bu uğurda canını vermiştir. Bir kısmı ise verdikleri sözü hiç değiştirmeden bunu beklemektedirler” ilahi emrine uyan bir insandı. Pısırık ve bir tokat atıldığında öbür yanağını çeviren biri değildi. Barış adamıydı, sevgi adamıydı, hoşgörü adamıydı lakin, zirve insan Mehmet Akif merhumun mısralarıyla ifade edecek olursak “Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapmamış; Hele hak namına haksızlığa ölse tapmamıştı. Yumuşak başlı idi ama, uysal koyun değildi. Hakkı tutar kaldıran, zalimin hasmı, mazlumun aşığı idi.

Müslümanlar, zamane yatlu oldu.

Helâl yenmez haram kıymetli oldu

Okunan Kuran'a kulak tutulmaz,

Şeytanlar semirdi, kuvvetli oldu.

         Anadolu Selçuklularının her işine karışan, İnsanlara her türlü zulmü reva gören, fakirleri ezen“ Şeytanlar semirmiş ve kuvvetli olmuşlardı” dediği Moğol iktidarına karşı mücadele edenlerle beraber yol arkadaşlığı yaptı. Moğol emperyalizminin Anadolu topraklarındaki dejenerasyonu ile mücadele etti.

Yunus Emre’mizi bu tüketim çağına kurban etmeyelim. Her eve bir Yunus divanının girmesini sağlayalım. Çocuklarımıza ve gençlerimize en azından bir tane Yunus Emre’den bir şiir ezberletelim.

         Maalesef değerlerimizi bilmiyoruz. Neler yapılabilir, konusu tabii ki uzun bir konudur. Örneğin Okul öncesi çağdan itibaren çocuklarımız için yaş gruplarına göre Yunus Emre ile ilgili birkaç eser hazırlanabilir. Hangi yaş grubuna hitap ediyorsa o seviyede açıklayıcı, bilgilendirici özellikler taşıyan sevimli kitaplar olmalıdır bunlar. Seviye yükseldikçe derinleşen eserler olmalı. Görsel ve yazılı yayın organlarıyla da tanıtılmalı Yunus Emre. Mevlana okumaları, Yunus Emre okumaları yayınları yapılmalı. Yunus Emre’nin daha kapsamlı ve daha geniş uluslar arası kitlelere tanıtımı için bir heyet kurulup divanı mutlaka yabancı dillere çevrilmelidir. Her eve bir Yunus divanının girmesini, her gencimizin bir Yunus olmasını sağlayacak faaliyetlerde bulunalım.

Miskin Yunus söyler sözün

Yaş doldurmuş iki gözün

Bizi bilmeyen ne bilsin

Bilenlere selam olsun,

     Hz Yunusu rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Bu dünya misafirhanesinden ayrılmadan önce, Yunus’u bilenlere, bildirenlere, tanıtanlara, geçmişle gelecek arasına köprü olanlara selam olsun.

Güncelleme Tarihi: 21 Mayıs 2012, 13:28
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER