Özden Örnek'in 19 Mayıs kutlamaları tepkisi

Taraf yazarı Görmüş, Balyoz'dan tutuklanan Özden Örnek'in günlüğündeki 19 Mayıs kutlamalarıyle ilgili tepkilerini yazdı.

Özden Örnek'in 19 Mayıs kutlamaları tepkisi

MEB'in 19 Mayıs kutlamalarıyla ilgili kararı sonrası kamuoyundaki tartışmalar şiddetlendi, hatta tartışma bir adım ileri taşınarak 23 Nisan, 29 Ekim ve 30 Ağustos kutlamalarının kaldırılacağı dahi iddia edildi. Köşk bu konudaki tartışmalara son noktayı koymak için bir açıklama yaparak kutlamaların zamanın ruhuna uygun hale getirildiğini açıkladı.

ÖZDEN ÖRNEK VE 'DARBE GÜNLÜKLERİ'

Kutlamaların şekline illişkin Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek'in de itirazları var. Gazeteci Alper Görmüş'ün Nokta Dergisi'nde yayınladığı 'Darbe Günlükleri' ile Türkiye'nin bir dönem en çok konuşulan isimlerinden olan Özden Örnek katıldığı 16 Mayıs ve 30 Ağustos kutlamalarının kutlanış şekline tepkili. Örnek günlüğüne o kutlamalarla ilgili şu satırları yazıyor: 'Aradan seneler geçti. Amaç belki aynı ama yapılış şeklinin çok farklı olması gerekir, diye düşündüm. Bir tribünde saatlerce oturarak geçenleri seyretmek pek bir fikir vermiyor. Üstelik de bir başıbozukluğa şahit oluyorsunuz. Bir sürü şımarık ve umursamaz genç önünüzden geçiyor. Ne kadar ve nasıl bir mesaj verildiği şüpheli. Bu konuda biraz çalışmamız gerekli. Saatlerce konuşmalar, koca koca adamların sıraya girip el sıkmaları, artık modası geçmiş kutlamalar.'

İşte Taraf yazarı Alper Görmüş'ün bugünkü o yazısı:

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 19 Mayıs kararından sonra bir "anti AKP" kampanyamız daha oldu: "19 Mayıs'ıma dokunma!.."

Şimdiye kadarki hükümet karşıtı, Atatürkçü-laik kampanyaların önemli bir bölümünde kampanyacıları harekete geçiren esas sâik "AK Parti gıcıklığı" olmuştu. Yani kampanyacılar "fırsatı kaçırmama" güdüsüyle karşı çıktıkları şeyi abartıyorlar, gerçekte duydukları rahatsızlığın çok ötesinde bir gürültü çıkarıyorlardı. Yani çok da sahici değildi bu kampanyalar.

KUZEY KORE İLE PİŞTİ OLMAKTAN BİLE RAHATSIZLIK DUYMUYORLAR

Bu yeni kampanya ise sahici bir kampanya... Çünkü katılımcılar 19 Mayıs törenlerinin bu hizacı-istikametçi halinde hakikaten hiçbir sorun görmüyorlar; Türkiye'nin bu "oyun"da Kuzey Kore'yle"pişti" olmasından bir rahatsızlık duymuyorlar... Dahası, törenleri bir dinin ritüelleri gibi algılıyorlar ve kaldırılması girişimini "inanca saygısızlık" gibi algılıyorlar.

"Sivil" toplumdan gelen bu tepkilerle, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in günlüklerinde bu türden törenlere ilişkin yazdıklarını karşılaştırmanın anlamlı olduğunu düşündüm ve günlükleri bu gözle bir daha taradım... Dar vakitte tesbit edebildiklerimi buraya alıyorum.

ATATÜRK'Ü BİR İDOL HALİNE GETİRMİŞİZ

30 Ağustos 2004... Meslek hayatımda son kez üniforma ile katılacağım 30 Ağustos törenlerine iştirak ettim. Sabah 08:00'den gece yarısına kadar dur dinlenmesi olmayan bir tören zinciri. Yapımızda ve anlayışımızda düzeltmemiz gereken çok konu var. En başta Atatürk'ü bir idol haline getirmişiz. Kendisi bile "beni görmek önemli değil benim fikirlerimi anlamak önemlidir" demişken, biz her yerde Atatürk'ü heykel, resim, poster olarak anmayı sanki onu anlamak ile eş tutuyoruz. Bu böyle devam edemez. Bir taraftan İslamiyet'in günün şartlarını karşılamadığını ve reform geçirmesi gerektiğinden bahsederken, sanki Atatürkçülük ilelebet yaşayacakmış gibi davranıp ilkelerini tartışmaya dahi açmıyoruz. Tabii o zaman bu ilkeler bir yol gösterici olmaktan öteye, dogma haline geliyor. Sağ olsaydı herhalde en fazla kendisi bu durumu tenkit ederdi."

"Onuncu yıl için planlanandan farklı değil"

29 Ekim 2004... Bugünkü törenleri, şöyle sabahtan akşama kadar yaşadım. Hepsi onuncu yıl için planlanandan farklı değildi. O zaman devletin gücünün mesajını her köşeye dağıtmak ve birlik beraberlik gösterisi yapmak birinci amaçtı. Aradan seneler geçti. Amaç belki aynı ama yapılış şeklinin çok farklı olması gerekir, diye düşündüm. Bir tribünde saatlerce oturarak geçenleri seyretmek pek bir fikir vermiyor. Üstelik de bir başıbozukluğa şahit oluyorsunuz. Bir sürü şımarık ve umursamaz genç önünüzden geçiyor. Ne kadar ve nasıl bir mesaj verildiği şüpheli. Bu konuda biraz çalışmamız gerekli. Saatlerce konuşmalar, koca koca adamların sıraya girip el sıkmaları, artık modası geçmiş kutlamalar.

ATATÜRK'ÜN İKİDE BİR RAHATSIZ EDİLMESİNİN NE ANLAMI VAR

2 Ağustos 2002... Yüksek Askerî Şûra toplantısına ikinci defa giriyordum ama bu toplantı terfilerin konuşulacağı ilk toplantım idi. (...) Son gündem maddesini takiben sabah oturumuna son verilerek, Anıtkabir'i ziyarete gittik. Bu ziyaretin nedenini anlamak oldukça zor. Sorarsanız size muhakkak bir Atatürkçülük dersi vereceklerdir ama ziyaretin anlamını izah edemeyeceklerdir. Atatürk'ün ikide bir rahatsız edilmesindeki sebepleri anlamak pek kolay değildir.

Güncelleme Tarihi: 17 Ocak 2012, 15:41
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER