Bu defa Radikal'in manşetinde...

Radikal Gazetesi ‘Evren’in değil, acıların ürünü’ ve ’12 Eylül Yasası hayat kurtarmıştı’ başlığıyla manşetten verdiği haberde yayınladığı fotoğrafta yer alan isimler dikkatlerden kaçmıyor.

Bu defa Radikal'in manşetinde...

 

HABER. ÇİĞDEM ŞİRİN

Radikal Gazetesi ‘Evren’in değil, acıların ürünü’ ve ’12 Eylül Yasası hayat kurtarmıştı’ başlığıyla manşetten verdiği haberde yayınladığı fotoğrafta yer alan isimler dikkatlerden kaçmıyor. Ayça Ören’in imzasını taşıyan haberde, bugünkü kürtaj yasasının kabul edildiği 1983’te Milli Güvenlik Konseyi Danışma Meclisi’nde bulunan ilk kadın bakan İmren Aykut’un röportajı yer alıyor. Haberde kullanılan resimde ise CHP Gölbaşı Belediye eski Başkanı Erdal Eren, o dönemin Anavatan Partisi’nde görev yapan MHP Belediye Meclis Üyesi Mehmet Atak ve CHP Belediye Meclis eski Üyesi Sedat Şirin de yer alıyor. 1997 yılında çekilen fotoğrafa yer veren Radikal Gazetesi haberinde, Sağlık Bakanı'nın "12 Eylül eseri. Oldubittiyle çıktı" dediği kürtaj yasası ile ilgili o tarihin Danışma Meclisi üyesi İmren Aykut'un görüşlerine yer veriyor.
İşte o haber …
Ayça Ören’in haberi…
Bugünkü kürtaj yasasının kabul edildiği 1983’te Milli Güvenlik Konseyi Danışma Meclisi’nde bulunan ilk kadın bakan İmren Aykut o günleri, “Büyük ıstırap çeken kadınlar vardı ve hayatlarını kaybediyordu” diye başlıyor anlatmaya… 

1983’te yasanın geçtiği dönemi nasıl hatırlıyorsunuz?
Kadınlar merdiven altlarında yapılan kürtajlarla feci yöntemler kullanarak gebeliği sonlandırmaya çalışıyorlardı. Buna göz göre göre nasıl razı olurduk? O çocuğu bu kadın doğurmak istemiyor, ötesi yoktu. O kadar yürek parçalayıcı örnekler vardı ki. Kuşun tüyünü sokup mikrop kapan, sakat kalanlar. Bazen çocuk içeride kalıyor, sakat doğuyordu. Buna insan nasıl dayansın? Bunun dini yanı hiçbir şekilde göz ardı edilmedi, bu çok uzun bir çalışmanın ürünüydü. Diyanet’in görüşünü almadan yapmadık bu işi. Eğer onlar hayır olmaz deseydi zaten yapmazdık. 

1983’te kabul edilen yasayı bugün nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kürtaj yasasının 1983’te onaylanan haliyle makul bir süre olduğunu düşünüyorum. Kürtajın bazı hallerde annenin ve çocuğun sağlık durumu söz konusuysa serbest olması gerektiğini düşünüyorum. Tecavüz vs. gibi olaylarda yine öyle.
Keşke kürtaj mecburiyetiyle karşı karşıya kalınmasa. Çünkü ciddi bir ameliyat ve tehlikeli bir olay. Ancak ne var ki, bazı haller kadını kürtaja mecbur bırakıyor. Bir sağlık açısından kadının hayatının tehlikeye düşmesi, ikincisi bir tecavüz sonucu hamilelik, üçüncüsü çocuğun kesinlikle anormal olacağının tespiti. Bu gibi hallerde 10 haftalık süre içinde kürtaj serbest olmalı. Ama tekrar ediyorum, kürtaj kadının hayatını tehlikeye atan kritik bir operasyondur. Böyle bir yola girilmemesi gerekir, çünkü insanlar artık nasıl hamile kalınmayacağını biliyor. Bakanlığın hizmetleri var. 

‘O yasayla pek çok kadının hayatı kurtuldu’ 

Kürtaj yasasının kabulüyle ne değişmişti?
Çok sayıda kadın ölüyordu ve muayenehanelerde gizli kürtaj yapılıyordu. Hiçbir yasa sebepsiz çıkarılmaz. Burada birçok kadının hayatını kaybettiğini görünce bu yasa yapıldı. Ben hâlâ o dönemdeki kanaatimizin doğru olduğunu düşünüyorum. Kadınlar elbette çok mahrem bir mesele olduğu için gelip bize tam olarak ne yaşadıklarını söyleyemediler ama gördük ki pek çok kadının hayatı kurtuldu. Bunu bize istatistikler söylüyor. 

‘Şu an Meclis’teki kadın vekiller neden sessiz?’ 
Bu dönemdeki kadın milletvekillerinin yasayla ilgili tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onların da aynı fikri paylaştığını ama bunu söyleyemiyor olduklarını düşünüyorum. O dönem bütün kadınlar bu yasayı desteklemişti. Bu yasaya karşı çıkan yoktu. İtiraz eden kadın da yoktu. Şu an Meclis’te olan milletvekillerinin hiçbirisi bir kadının hayatının göz göre göre yok olmasına razı olmazlar. Neden çekingen olduklarını anlamıyorum. Kadın hayatı tehlikededir diyecekler. 

Sizin döneminize göre şu anda Meclis’te olan kadın milletvekili sayısı hayli yüksek… Buna rağmen suskunluğu neye bağlıyorsunuz?
Sayısal olarak ilerleme oldu. Şu anda 78 kadın milletvekili var, bu yüksek rakam Cumhuriyet tarihinde ilk. Yüzde 4, yüzde 5’i uzun yıllar geçememiştir. Benim olduğum dönemlerde de Meclis’teki kadın sayısı 6-12 arasındaydı.
Rakamların artması umut verici ve güzel, burada AKP’nin hakkını teslim etmek lazım ama bu sayı etkin olmayabilir. Kadın milletvekillerinin çoğun parlamento tecrübesi olmayan kadınlar. Parlamento tecrübesiyle daha etkin olabilirler. 

Şimdi hazırlanan taslağı inceleme fırsatınız oldu mu?
Daha çıkmadığı için bir şey diyemiyorum. Yasa çıksın, belki çok da kötü çıkmayacak. Kadın örgütlerinin bu konudaki duyarlılığı çok iyi ve demokrasiye önemli bir katkı. Kadın hakları bakımından da önemli. Çok onayladığım bir gayret. 4 hafta şekliyle geçeceğini zannetmiyorum. Biz o zaman bu konuyu 10 hafta olarak belirlerken bütün kadın kuruluşlarıyla görüşmüştük, tıp çevreleriyle görüşmüştük. Onların verdiği limit 10 haftaydı. Zaten 4 haftada birtakım şeylerin anlaşılması çok güç, doktorlar da 10 hafta bu yüzden diyorlar. Hatta 12 haftaydı, biz onu 10 haftayla sınırladık.
Şimdi bu konunun konuşulmasına neden ihtiyaç duyulduğunu anlamış değilim. İstatistikler kürtajın çok arttığını mı gösteriyor?
 
ve o fotoğraf…



Radikal Gazetesi’nde yer alan fotoğraf 1997 yılında dönemin Şehircilik Bakanı İmran Aykut’un Gölbaşı’na yapmış olduğu ziyarette, Belediye Başkanı Erdal Eren’in göller ile ilgili verdiği brifingden çekilmiş bir kare…

Güncelleme Tarihi: 01 Haziran 2012, 18:05
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER